sor logo k

Cumhurbaşkanı Erdoğan İmam Hatip Gençlik Buluşması'nda

Cumhurbaşkanı Erdoğan İmam Hatip Gençlik Buluşması'nda

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Gençlik Buluşması'nda açıklamalarda bulundu.

ÖNDER (İmam Hatip Okulları Mezunları ve Mensupları Derneği)'in düzenlediği toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İmam Hatip'li öğrencilere seslendi. Erdoğan bazı çevrelerin Osmanlı'nın yakın tarihindeki başarıların kasten unutturularak zaferi hezimetmiş gibi göstermek istediğini söyledi.

 Erdoğan şu örneği verdi: Yarın 100. yıl dönümünü idrak edeceğimiz bir Kut'ül Amare zaferimiz var ki, hafızalarımızdan kazılmaya çalışılmıştır. 29 Nisan 1916'da 5 general 500 subay 13 bin askerle Halil Paşa'ya teslim olan İngiliz ordusu için bu tarih kara bir gündür. Bu tarih İngilizler için değil de bizim için utanç günüymüş gibi Kut'ül Amare'yi yeni nesillerden adeta sakladılar. Yarın sayın Başbakanımızın ve Genelkurmay Başkanımızın da katıldığı bir törenle bu zaferi anacağız. 

İşte Erdoğan'ın konuşmasının tüm detayları: 

Sözlerimizin başında sevgililer sevgilisinin, en sevgilinin, peygamber efendimizin doğum kutlamasına bizi ulaştırdığı için Rabbime hamdü senalar ediyorum. Şair ne güzel söylemiş; alemler yaratıldı hürmetine efendim/melek insan hayrandır sünnetine efendim/sen habibi hüdasın mislin ve benzerin yok/ne kadar şefkatlisin ümmetine efendim/yüzün gülzar-ı cennet, nazarın kalbe şifa/sensin tabib beşerin milletin efendim... Kutlu Doğum herhangi bir doğum değil, manevi bir yeniden diriliş olarak kutlandığı ölçüde anlamlıdır. Bütün müslümanların bu yeniden diriliş fırsatını en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum. Allahü Teala kıyamet günü de efendimizin sancağı altında toplanmayı nasip eylesin diye dua ediyorum. 

BENİM TAŞIMAKTAN DAİMA ŞEREF DUYDUĞUM BİR ÜNVANIM VAR

Şahsımın bugüne kadar taşımaktan daima şeref duyduğum bundan sonra da gururla taşımayı sürdüreceğim bir ünvanım var. Tıpkı sizler gibi, sizlerin evlatları, kardeşleri, eşleri, anne babaları gibi ben de bir İmam Hatip'liyim. Hamdolsun, bir ayrımcılık olsun diye söylemiyorum, bir tercih olarak söylüyorum. Dört çocuğumun dördü de İmam Hatip'li. Sizler, yani mensubu olmaktan şeref duyduğum İmam Hatip'liler. Son dinin ve son peygamberin bendeleri ve günümüzdeki hizmetkârları olarak rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un özlemini çektiği Asım'ın Nesli olarak, üstad Necip Fazıl'ın 'Zaman bendedir, mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik' olarak tarif ettiği gençler. Sadece bu milletin değil, aynı zamanda tüm ümmetin de umudusunuz

İNANCINDAN, DİNİNDEN KÜLTÜRÜNDEN UZAK BİR NESİL YETİŞTİRİLDİ

Açık söylüyorum, bu bilince sahibe olmayan bir İmam Hatip'linin benim nazarımda sıradan bir İmam Hatip'li olmasının bir önemi yoktur. İmam Hatipliyim diyorsanız hayatınız sonuna kadar şerefle ve sorumlulukla taşıyacağınız bir görev üstlenmişsiniz demektir. Bizler İmam Hatip'te okumanın fikir ve gönül dünyamıza neler kattığını çok iyi biliyoruz. Bu hazineden istifade edenler yok mu elbette var. Şair ne diyor, ol mahiler derya içindeler ama deryayı bilmezler... Deryayı bileceğiz, anlayacağız. En önemli hareket noktasının ne olduğunu sizler gayet iyi biliyoruz. Şu tablo Siyasetten bürokrasiye, ticarete kadar her alanda fikir ve gönül dünyası dolu olanların ezici bir çoğunluğa sahip olduğunu gösteriyor. Türkiye'de bir dönem inancından, tarihinden, kültüründen uzak bir nesil yetiştirme projesi uygulandı. 

MİLLETİMİZ İMAM HATİPLERİ KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞURMUŞTUR

Bunun için eğitim sistemimiz altüst edildi. Bunun çilesini sizler çok çektiniz. Medyadan spora kadar her alanda bilinçli çalışmalar yürütüldü. Bugün hatırlandığında her biri utanç verici haksızlıklar, hukuksuzluklar yapıldı. İmam Hatip'linin ayak bileklerine zincirler takıldı, zihnine zincirler vuruldu. Katsayı uygulaması dediler, bununla beraber önünü kestiler. Bilmiyorlardı ki, milletin bağrında yetişen bu tohumların boy vermesininin meyveye durmasının önüne geçilemez. Milletimiz her fırsatta bu okullara destek oldu. İmam Hatip'lileri adeta küllerinden yeniden inşa etti. Kapısına kilit vurulmak, öğrencilerin geleceği karartılmak istenen İmam Hatipler, Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakan, Milletvekili, bürokrat, belediye başkanı yetiştiren seçkin kuruma dönüştü. 

BU OKULLARI KALDIRANLAR TARİHİN TOZLU RAFLARINDA YERİNİ ALDI

Daha yakın zamanda 28 Şubat döneminde öğrenci sayıları 600 binden 60 bine indirilen İmam Hatip nesli günümüzde kolejlerle yarışıyor. Bu okullara mecbur kalan, mecbur bırakılan değil, kendisine iyi bir gelecek hazırlamak ve bunun inancına, kültürüne, tarihine, medeniyetine sahip çıkarak yapmak isteyen gençlerimizi biliyorum. Sayısı 60 bine düşen İmam Hatip okulları öğrencileri sayısı bu yıl itibarıyla 1 milyon 207 bine ulaştı. Bu okulları kapatmak için her yola başvuranlar ne oldu dersiniz? Onlar tedavülden kaldırılıp tarihin tozlu raflarına havale edildiler. İmam Hatip gençliği ise işte burada hamdolsun dimdik ayakta. Benim İmam Hatip neslinden bir isteğim var. İtikadımızdan şüphem yok, ibadetinizden, muamelatınızla, ahlak anlayışınızla sizi örnek gençlik olarak görüyorum. 

HIRVATİSTAN'A RAHMETLİ ÖZALDAN SONRA İLK GİDEN CUMHURBAŞKANIYIM

Böyle olmazsanız o zaman anneleriniz, babalarınız, biz büyükleriniz de buna çok ama çok üzülürüz. Dünyanın her yerinde Müslümanlar ciddi sıkıntılarla, krizlerle, baskılarla karşı karşıyadır. Asıl acı olanı da bu zulümlerin çoğu Müslümanların kendi kendilerine yapmalarıdır. Dün Hırvatistan'da önceki gün Azerbaycan'daydım. Orada medeniyetler ittifakı toplantısına katıldım. Dün de ayrıca Hırvatistan'da İslam'ın resmi din olarak kabulünün 100. yıldönümü törenlerine katıldım. Rahmetli Özal'dan sonra oraya giden ilk Türk Cumhurbaşkanı oldum. Çok duygulu bir toplantı oldu. Hepsi dertliydi. Onlarla orada Cumhurbaşkanı olarak benim yanımda sadece Bosna Hersek'ten İzzetbegoviç vardı. Gündem ağırlıklı olarak terördü. 

SAMİMİ MÜSLÜMAN SÜNNİLİĞİ DE ŞİA'YI DA DİN OLARAK GÖREMEZ

Bakıyorsunuz Allahüekber diyerek öldüren Müslüman. Aynı şekilde Allahüekber diyerek ölen de Müslüman. Böyle bir durum olabilir mi? İstisnalar hariç, canlı bomba ile kendini patlatan sözde Müslüman o patlamada ölenler yine Müslüman. Bu yürek paralayıcı manzara bize şu üç önemli tehlikeye karşı dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor. Şu anda İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanıyız. Oradaki konuşmamda da söylemiştim, 3 fitne var. Bir mezhepçilik. Mezhepçilik fitnesi İslam dünyasının içinde bizi ciddi manada yaralıyor. Şia mezhep olmaktan çıkmış adeta din gibi değerlendiriliyor. Aynı şekilde sünnilik bazı yerlerde adeta din gibi değerlendiriliyor. Kardeşlerim, samimi sünni bir Müslüman asla sünniliği zaten bir din olarak görmez. 

BİZİM SÜNNİLİK, ŞİİLİK, ŞU CEMAAT BU TARİKAT DİYE BİR DİNİMİZ VAR MI?

İnanıyorum ki, samimi bir Şii Müslüman da Şiiliği din olarak görmez. Bu çatışma niye? Bu çarpışma niye? Bizim bu mezheplerin üstünde bir dinimiz var; İslam. İslam'dan başka bir şey tanımıyoruz. Müslüman olduğumuza göre Suriye'de 500 bini aşkın Müslümanı öldüren devlet terörü estiren bir Esed'e sahip olan acaba ne adına sahip oluyor? Ben buna cevap arıyorum. Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak, Hz. Muhammed'in kulu ve resulu olduğunu kabul etmek bizim imanımızın gereğidir. Bunu din ile ikrar edip, kalp ile tasdik eden kişinin taşıdığı diğer sıfatlarının bir önemi olabilir mi? Bizim Şiilik diye Sünnilik, şu cemaat, bu tarikat diye bir dinimiz var mı? Elbette hayır. Öyleyse bu kinin, düşmanlığın sebebi ne? Niçin mezhep aidiyetimiz Müslüman kimliğimizin önüne geçiyor. 

NE ARABIN ARAP OLMAYANA NE ARAP OLMAYANIN ARAP OLANA ÜSTÜNLÜĞÜ VARDIR

İkinci fitne ırkçılık, kavmiyetçilik, asabiye fitnesidir. Eğer Müslümansak, tüm insanların Hz. Adem ile Hz. Havva'dan geldiğine inanıp, iman etmek mecburiyetindeyiz. Peygamber efendimizin özellikle yasakladığı ırkçılık fitnesinin aradan geçen asırlara rağmen hala etkili olduğun görüyoruz. İnsanların tenlerinin, renkleri, konuştukları dil gibi sebeplerle ayrımcılığa maruz bırakan herkes ırkçılık illetinden muzdariptir. Ne Arabın Arap olmayana, ne Arap olmayanın Araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük takva ile olur. Ülkemizde Kürdün Türke, Türkün Kürde, Lazı, Çerkezi, Abazası, Boşnağı, Romanı. Biz Yunus Emre gibi söyleriz; yaradanı severiz yaradandan ötürü, anlayışımız bu. 

MÜSLÜMANIN MÜSLÜMANA KANI, CANI, MALI, IRZI VE NAMUSU HARAMDIR

Üçüncü fitne terördür. İslam ve terör kavramlarının yanyana kullanabiliyor olması Müslümanlar için utanç vericidir. Sadece Müslüman insanları hedef alan terör örgütlerinin hepsi de bir proje ürünüdür. DAEŞ, EL Kaide, Boko Haram, Eşşebab gibi örgütler İslama karşı yürütülen kampanyalara malzeme üretiyorlar. PKK, PYD bunların İslamla uzaktan yakından alakası yoktur. Müslümanın müslümana kanı, canı, malı, ırzı, namusu haramdır. Ve tabii Diyanet  İşleri Başkanlığımızın da bu yılki Kutlu Doğum Haftası'nda teması vahdet ve tevhittir. 

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI İÇİNDE BİLE EN TEMEL KONULARDA UZLAŞMA YOK

Hepiniz toptan sımsıkı Allah'ın ipine sarılın, ayrılığa tefrike düşmeyin. Bunu yapıyor muyuz? Ne yazık ki yapamıyoruz. Zaten bunu yaptığımız gün iş bitti. Biz birbirimizi niçin seveceğiz? Birbirimizi ancak müminler kardeştir. Vahdet, tevhid anlayışımızı bu emirler çerçevesinde yürütmeye mecburuz. Müslümanlar olarak terör fitnesi üzerinden bu ilkeler çerçevesinde hareket edip, ortak tavır almayı başardığımız gün neticeyi alırız. Müslümanlar yeniden izzetlerini, onurlarını, haysiyetlerini yükseltmek istiyorlarsa bu üç fitneyi bertaraf etmek mecburiyetindedir. Dinin sahibi Allah'tır. Biz Müslümanlara düşen varlığımıza ve geleceğimize sahip çıkmaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı içinde en temel konularda dahi uzlaşmaya varabilmek mümkün olmuyor. Bu iki yıllık dönemde bunu başarmaya çalışacağız. 

DÜNYADA ÜSTÜSTE GERÇEKLEŞEN KRİZLER YENİ BİR DÖNEMİN HABERCİSİ

Müslümanlar olarak dünyada hak ettiğimiz yere gelebilmek, arzu ettiğimiz itibarı elde etmek için dinimizi, tarihimizi iyi öğrenmeliyiz. Osmanlı'nın son dönemlerinde ülkenin en önemli ilim ve irfan kaynakları olan medreselerin yozlaşması büyük sıkıntıya yol açmıştır. Cumhuriyetle birlikte bunların toptan kaldırılması daha büyük kayba ve boşluğa neden olmuştur. İmam Hatipler, İlahiyat Fakülteleri elbette çok önemli hizmetleri ifa ediyor. Eğitim gücü ve derinliği bakımından bu kurumların medrese geleneğinin binlerce yıllık birikimine henüz yetişemediği ortadadır. İlim, irfan, gönül kapıların kapandığı, zayıfladığı yerlerde ortaya çıkan boşluğu ülkelerini ateşe atmaktan çekinmeyen diktatörler ve terör örgütleri doldurdular. Son birkaç yüzyıldır dünyaya hakim olan düzen artık çatırdamaktadır. Üstüste gelen krizler yeni bir değişimin habercisidir. 

İMAM HATİPLİLERE TÜRKİYE VE TÜM DÜNYAYI İNŞA ETME VAZİFESİ VERİLMİŞTİR

İslam dünyasının umudu Türkiye'dir, bunu böyle bilesiniz. Türkiye'nin umudu da sizlersiniz, bunu da böyle bilesiniz. Bunun büyük bir sorumluluk olduğunu biliyorum. Bu kaçışı, telafisi, mazareti olmayan bir görevdir. Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır/Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. Kaderin üstündeki kader ne karar vermişse bizim yaşayacağımız da o kadardır. Ben İmam Hatiplilere Türkiye'yle birlikte Türkiye'nin hatta tüm dünyayı inşa etme vazifesinin verildiğine inanıyorum. Ülkemize bize saldıranların hedefinin başında tarih gelir. Tarihini unutan millet hafızasını unutur. Tarihimizle irtibatımızı kesmek için okul kitaplarından her alana öylesine planlı ve titiz çalışma yapılmıştır ki, milletimizin önemli bölümü hayata ve geçmişine bu yalanlar üzerinden bakmıştır. 

KAZANDIĞIMIZ ZAFERLER BİRİLERİ TARAFINDAN HEZİMET OLARAK GÖSTERİLDİ

Bize yıllardır I. Dünya Savaşı'nda her yerde yenildiğimiz öğretildi değil mi? Döneme ilişkin hatıratlara, askeri belgelere bakıyorsunuz bambaşka bir manzara. Osmanlı Doğu, Batı, Güney cephelerinde inanç ve cesaretle mücadele vermiştir. Kimi cephede yenmişler, kiminde yenilmişler, ama mücadeleyi asla bırakmamışlar. Balkan yenilgisinin acısı ve utancı içinde ordusunu toparlayan Osmanlı yönetimi savaşta hiç kimsenin beklemediği başarıyı ortaya koymuştur. O dönemden kalan birer hatıra olan ağıtlarımız, milletin duygularını çok güzel ifade eder. Kışlanın önünde revir sesi var/Bakın çantasında açıp nesi var/Bir çift kundurasıyla bir de fesi var... Kazandığımız zaferler birileri tarafından özellikle milletimizden gizlenmiştir. Çanakkale Savaşı geçtiğimiz yüzyılın en önemli savaşlardan birisi olmasına rağmen yakın zamana kadar hakkıyla anılmamıştır. 

29 NİSAN 1916 TARİHİ İNGİLİZLER İÇİN KARA BİR GÜN OLARAK TARİHE GEÇMİŞTİR

Yarın 100. yıl dönümünü idrak edeceğimiz bir Kut'ül Amare zaferimiz var ki, hafızalarımızdan kazılmaya çalışılmıştır. 1916'nın 29 Nisan gününe kadar devam eden bu büyük zaferin kahramanlarını Süleyman Askeri, Ali İhsan Sabis, Nurettin Paşa'yı saygıyla, hürmetle yadediyorum. İngilizlerin çoğunluğu Hintlilerden oluşan kısa sürede Bağdat'ı ele geçirme hayalleri Kut'ül Amare'de hezimete dönüşmüştür. 29 Nisan 1916'da 5 general 500 subay 13 bin askerle Halil Paşa'ya teslim olan İngiliz ordusu için bu tarih kara bir gündür. Bu tarih İngilizler için değil de bizim için utanç günüymüş gibi Kut'ül Amare'yi yeni nesillerden adeta sakladılar. Yarın sayın Başbakanımızın ve Genelkurmay Başkanımızın da katıldığı bir törenle bu zaferi anacağız. 

ASKER, POLİS VE KORUCULARIMIZ BU MÜCADELEYİ FARKLI BİR ŞEKİLDE VERİYOR

Çanakkale Savaşı, Sarıkamış Harekatı, Kanal Zaferi, Gazze Savunması bunların her biri dünyanın en güçlü ordularına karşı bizim en zayıf olduğumuz dönemde verilmiş savaşlardır. Bu mücadeleler sayesinde bugünkü vatanımızı muhafaza edebildik. Bu bakımdan tarihimizin ayrılmaz parçası olan mücadelelerin hepsi de Kurtuluş Savaşımız kadar önemlidir, değerlidir. İstiklal Harbimiz bu savaşların son halkasıdır. Bugün terör örgütünün eylem yaptığı şehirlerimizde kahramanca mücadele veren asker, polis ve korucumuz emin olun bu mücadeleyi farklı bir şekilde veriyor. Tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Ömürlerini ilayı kelimetullah davasına adayan tüm gazilerimizi rahmetle ve minnetle yadediyorum. 

PEYGAMBERİMİZİN HATIRASINA SAMİMİYETLE SAHİP ÇIKAN PEK AZ MİLLET VAR

İmam Hatip neslini bu kadim davanın günümüzdeki temsilcileri olarak görüyorum. Ben her bir kardeşimin gözünde azmi, kararlılığı, cesareti görüyorum. Dünyayı veladetleriyle teşrif edişlerinin yıldönümünde kendisini rahmet, hürmet, hasretle yadettiğimiz peygamber efendimizin hayatı ve mesajları bize bugün için de çok güzel örnektir. Sadece Veda Hutbesi'ni layıkıyla anlayıp hayata geçirsek dahi insanlığı kurtaracak yolu bulmuş oluruz. İmam Hatipliler, Kur'an ve temel bilimlerle birlikte peygamberimizin hayatı, siyer-i nebiyi öğretmeleri sebebiyle ayrıca önemlidir. Peygamberimizin aziz hatıraları başta olmak üzere İslam medeniyetinin değerlerine bizim kadar hürmet gösteren, samimiyetle sahip çıkan pek az millet vardır. Şu anda burada toplanmış olan sizlere İslam'ın 14 asırlık birikiminin de milletimizin binlerce yıllık tarihinin de en güçlü muhafızları olduğunu gösterdiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum. Bizi bir araya gelmemize ÖNDER'e teşekkür ediyorum. Allah'a emanet olun, sağlıcakla kalın. 

AKŞAM 

Öğeyi Oyla
(0 oy)
Yorum eklemek için giriş yapın

Hava durumu istanbul

ISTANBUL

Go to top